İş’te Mutluluk Formülü!

Aile, iş, okul hayatı vs. farketmez, hayatta “mutluluk, sağlık ve iç huzur” için şöyle bir formül geliştirdim, son 10 yıllık acı-tatlı tecrübeler sonucunda:

M = (3K + 3D) x SB

Bu konuda arayış içinde olanlara fikir vermesi açısından hikayesiyle birlikte paylaşayım istedim:)

Her şey bir hastalıkla başladı. 2010 yılı Şubat sonuydu. Teşhisi konulamayan bir hastalık nedeniyle 75 gün hastanede yattım. İstirahatle birlikte 6 ayı buldu hastane süreci. Karaciğerle ilgili kritik bir hastalıktı. Onlarca doktor, yüzlerce tetkik-tahlil… Sebebi tam olarak bulunamıyordu. (Sırasıyla Akut Hepatit, Toksik Hepatit, Siroz ön tanısı üzerinde duruldu, en son Primer Sklerozan Kolanjit tanısı konuldu.)

Bu süreçte bir gün, her doktorun sorduğu “Alkol var mı, sigara var mı, beslenme bozukluğu var mı?” sorularından farklı olarak “Stres var mı?” sorusuyla karşılaştım. Ailemden, eşimden, işimden vs. memnundum aslında. Fakat işle ilgili gizli stres yaşadığımı farkettim. Şöyle ki;

Kurumsal bir şirkette çalışıyor, işimi severek yapıyordum. Fakat üzerime gereksiz yük alıyordum. Yetki ve sorumluluğumda olmayan işlerle de iyi niyetle ilgileniyor, sorunları kafaya takıyor, benimle ilgili olsun-olmasın çözüm arayışı içerisine giriyordum. Doktora anlattım bunları.

Doktor: “Hastalığın somut sebeplere dayanmadığına göre büyük ihtimalle bu, hassasiyetten yani gizli stresten kaynaklanıyor olabilir, hastalığı tetiklemiş olabilir.” dedi. Ve ekledi; “Sağlığına tekrar kavuşmak için bu tarzından, takıntılardan kurtulmalısın.”:)

Demesi kolay, ama nasıl?

Bu konuları açtığım bir büyüğüm sağolsun şöyle dedi: “İş hayatında stresle başa çıkmak için yapman gereken şey basit; 3K formülü.” Ve ekledi “Bunu uygularsan hem sen hem işlerin rahatlar.”

O zamana kadar hiç bu açıdan bakmıyordum işlere, iş yapış tarzıma.
Neydi bu 3K?

3K =

1. Karışma (yetkin dışındaki işlere karışma)

2. Konuşma (yetkin dışındaki işlere dair sağda solda konuşma)

3. Kaytarma (yetki alanındaki işlerden kaytarma, en iyi şekilde yap)

İlk zamanlar zorlansam da zamanla alıştım ve uyguladım bunu. Gerçi iş ortamında yanlış bir algı da oluşabiliyor; eskiden her işi yüklenen, her şeye eyvallah diyen eleman şimdi iş seçer oldu, nooldu buna der gibi bakışlar… Olsundu:) Önce sağlık! Sağlık olmadan hiç bir şey olmaz.

Ve bir müddet sonra bunun ne kadar önemli bir karar olduğunu anladım. İş, aile ve sosyal hayatım daha bir düzen içerisine girdi.

Sonraki 2 yıl içerisinde karaciğer fonksiyon testlerinde kan değerlerim normal aralıklara girmişti.

Bu süreçte bir de şunu tecrübe ettim; sağlık ve huzur için 3K yetmez, ayrıca 3D’yi de uygulamak şart.

Nedir bu 3D?

3D =

1. Doğal beslen (dağda yaşaman gerekmiyor, olabildiğince:)

2. Doğru dinlen (uyku düzenine önem ver, vücudunu dinle/ndir.)

3. Düzenli idman (az da olsa düzenli olarak spor yap)

Hastalık sürecinde doktor yağlı yememem gerektiğini söylediğinde 1 tane susam tanesini BİLE ağzıma almadım yağlı diye. Pastalar, tatlılar, abur cuburlar küstü bana:) O süreçte şunu düşündüm; vücuda faydadan çok zarar veren şeyleri neden yiyoruz ve neden ısrarla ikram ediyoruz ki? İlginç…

Yine bu süreçte yeterince istirahat etme imkanı bulmuştum. Uyku düzeninin hem ruhen hem bedenen ne kadar önemli olduğunu gözlemlemiştim. Gündüz sürekli koşturmaca içindeyiz. Akşam ise gece geç saatlere kadar film, dizi, sosyal medya dolaşmaca.. Ne ara dinlenecek bu ruh ve beden?

Düzenli spor yapmaya ise kan değerleri normale döndükten sonra başladım. Ben sporu sadece bedenen faydalı diye yaparken asıl faydayı ruhen gözlemledim:) Haftada 3 gün yaptığım fitness programını bozduğumda mutsuz ve gergin olduğumu hissediyordum.

Geldik formülün en zor kısmına;

Sağlıklı ve mutlu bir hayat = (3K + 3D) x SB demiştik.

SB, işin belki de zor kısmı ama çarpan kuvvet olduğu için de en önemli kısmı:)

SB = Sıfır Beklenti

Söylemesi kolay, uygulaması zor…

Eş-dost-akrabanızdan, işinizden, arkadaşlarınızdan, üyesi olduğunuz kulüp-dernek-parti vs. her şeyden “sıfır beklenti” içerisinde olmak. Yani hiçbir beklenti içerisinde olmamak!

Elbetteki insanız, sosyal bir varlığız, istek ve ihtiyaçlarımız var. İnsan ilişkileri çerçevesinde bunları karşılıyoruz. Ancak buradaki “sıfır beklenti”den kasıt şu, herhangi bir konuda mesela 10 birim beklenti içinde olursun, 8 birim gelir, üzülürsün, canın sıkılır vs.

Halbuki “0” beklentide olsaydın, +1 birim (belki bir teşekkür) bile seni mutlu etmeye yetecekti.

En basit anlatımla; akşam yemeğine kuzu pirzola beklersin, kuru-pilav gelir, fos olursun:) Halbuki sıfır beklenti içinde olsaydın sadece çorba bile seni mutlu edecekti, gibi…

Bu örnekleri daha çoğaltabiliriz, anlamak isteyene;) Tabi burada hak-hukuk kavramlarından bahsetmiyoruz, daha soyut kavramlar üzerine konuşuyoruz.

Sürekli insanlardan bir maddiyat, iltifat, onay, teşekkür, yorum, hatta RT-FAV beklentisi içerisinde olmak gibi…

Son olarak, elbette bu formülün başka çarpanları da vardır; inanç, aile, çevre, iş, sosyal çalışmalar vs. daha da farklı açılardan ele alınabilir ama ben son 10 yılda bizzat deneyimlediğim kişisel bir formülü paylaştım:)

Sağlıklı, mutlu ve gerçek iç huzurlu günler dilerim.

Göksel Öztürk